ESG Yatırımları: Birlikte Yaşama Zekası

ESG Yatırımları Birlikte Yaşama Zekası

Dünyada bir şeyler değişiyorsa, elbette sermaye1nin rotası da değişiyor. ESG yatırımları, genellikle halka açık şirketlere yatırım yaparken yalnızca kâr amacı gütmekten öte, dünya üzerinde olumlu bir etki yaratma amacını taşıyarak “yatırım yapmayı” ifade ediyor. Bu hareket, ESG yatırımlarını oluşturan çevrecilik, sosyallik ve yönetişimi bir araya getirerek, geleceğin iyilik hareketine öncülük ediyor.

(ESG Yatırımları konusunu Duraylılık Kavramı ile birlikte anlamak için ilgili yazıya göz atmanızı öneririm.)

1. ESG Yatırımları Nedir?

Finans dünyası, bir yatırımın karlılık oranına bakardı, yani bir zamanlar… Şimdilerde ise yatırımcılar, sadece karlılık oranı değil; aynı zamanda doğal2 olanı önemsiyorlar. Doğal olandan kasıt, zeminine ve çevresine uygun, uyumlu ve olumlu (üretken) özellikler içerendir. İşte ESG yatırımları, yarar ilkesinde bu hareket noktasını benimser.

Bu ne demek? Kazançlı olanın yanında “yararlı” olanın da göz önünde olması demek.

Şirketler, artık yalnızca finansal başarılarını değil, çevreye olan duyarlılıklarını, topluma olan katkılarını ve şeffaf yönetimlerini de göz önünde bulundurmak zorundalar. Aslında en başından beri bu zorunluluk vardı ancak bilhassa denetimsiz ve doğrudan paylaşıma olanak tanıyan “sosyal medya”, üzerinize afiyet gerekeni yapıverdi diyelim.

2. ESG Yatırımları (ESG Kriterleri) Nelerden Oluşur?

Biliyorsunuz, akıl çağından bu yana merkezde insanın olduğu bir sistem kurulmuştu. Son yüzyılda ise insanın merkezde değil de olsa olsa uyumlu bir parça olarak ele alınması gerekti. Gerekti diyorum, zira ekolojik parametreler bunu zorunlu kıldı.

Tabi, bir bakıma dünyayı kurtarmak fikri, ölçek sorunu taşıyan bir süreç. Nereden başlanması ve nasıl ölçülmesi sorularını beraberinde getiriyor. O yüzden ESG yatırımları, zorunlu kriterlere indirgenmek durumunda kalıyor.

İşte söz gelimi ESG yatırımları, bu üç temel prensip (çevre-sosyalizasyon-yönetişim) üzerine inşa edilmiştir ve bu, şirketlerin sürdürülebilir bir gelecek için nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair bir rehberdir.

Bir yatırımcıysanız, bugünün kararlarıyla “yarının” dünyasını inşa ettiğinizi bilirsiniz.

Şimdi, şu ESG yatırımlarında yer alan harflerin içine az biraz girelim

2.1. ESG Yatırım Kriterleri: Çevrecilik

Çevrecilik, doğaya saygının ve sürdürülebilirlik bilincinin bir yansımasıdır. Şirketler, karbon ayak izlerini azaltarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek ve ekosistemi koruyarak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğunu üstlenirler.

Bir sorumluluğu üstlenmekten onur duyarız; zira vazgeçtiğimiz bir şeylerin olması kaydıyla. Tabii, bu böyle okununca kulağa hoş gelebilir; ancak bunun uygulanması, gerçek anlamda “birlikte yaşama zekasını” öne çıkarır.

2.2. ESG Yatırım Kriterleri: Sosyallik

Sosyallik, topluma olan katkıyı ve sosyal sorumluluğu içerir. Çalışan haklarından toplumsal cinsiyet eşitliğine, eğitimden sağlığa kadar geniş bir yelpazede, şirketler topluma fayda sağlayan projeler ve politikalar geliştirirler. Başka bir ifade ile “çalışanına selam vermeyen yönetici” yerine, onun önem verdiğine önem veren; onunla bağ kuran bir yönetici modelini önerir.

Burada bir yöneticinin çalışanıyla bağ kurması bir lüks gibi anlaşılmasın. İnsanın yapısındaki sosyallik (Zoon Politikon3), pastanın üzerindeki krema değildir. Yani, buna uygun bir sistem kurmazsanız, ilgili insan yıkıcı faaliyetler bütününü bizzat üstlenecektir.

2.3. ESG Yatırım Kriterleri: Yönetişim

Yönetişim (kurumsal yönetişim) ise, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesini temel alır. Etik yönetim, dürüstlük ve adalet, bir şirketin yalnızca iç işleyişini değil, aynı zamanda toplumdaki itibarını da güçlendirir. Bilirsiniz; “kurumsal” ifadesi geçiyorsa, daha çok “yavaşlık” etkisi beklenir; ancak şahsen “kurallara bağlılığı” tercih ederim.

ESG Yatırımları Günümüzde Hala Geçerli mi?

Açıkçası ESG yatırımları, bırakın günümüzü, geleceğimizde de geçerliliği garanti nadir konulardandır. Nostaljik yaklaşımlar bir tarafa, artık hiçbir şeyin ekoloji perspektifinde eskisi gibi olmadığı gerçeği, enerji tüketimi başta olmak üzere her şeyi kanatları altına alacaktır. Dolayısıyla, zafere giden her yolun değil; zafere giden ve doğamızı koruyan/kuşatan her yolun mübah olduğu bir döneme giriyoruz.

Öze dönmek gerekirse; birlikte yaşama zekası ile öne çıkardığım şey, insanın iş yapma biçimindeki “kapasite” ile “iyilik” arasında yeni bir denklemin kurulmasıdır.


  1. Sermaye, üretime konu olan toplamdan ziyade yatırım odaklı hareketli bir birikim anlamında kullanılmıştır. ↩︎
  2. Doğal kavramı, günümüzde organik anlamında bir yanılsamaya sahiptir. Halbuki doğallık, ötekinin doğasına uygun olarak algılanmalıdır. Buradaki ayrım, katkısız bir organik yapıdan ziyade döngüye/devirinime uygun özellikleri işaret eder. ↩︎
  3. Zoon Politikon, Aristoteles’in eserlerinde işaret ettiği, meraklısı için dipsiz bir denize atılmış ilk taşlardandır. ↩︎
Önceki Yayın

Duraylılık Kavramı: Sürdürülebilirliğin Göz Bebeği

Sonraki Yayın

Liderliğin Karanlık Yüzü: İktidar Arzusu, Kurnazlık ve Acımasızlık